loader image
Dr.-Strangelove-movie-blog-reppatch

Bilinçlen, bilinçlendir:

Dr.-Strangelove-movie-blog-reppatch

Dr. Garipaşk: Endişelenmeyi Bırakıp Bombayı Sevmeyi Nasıl Öğrendim

Dr. Garipaşk: Endişelenmeyi Bırakıp Bombayı Sevmeyi Nasıl Öğrendim, Stanley Kubrick’in 1964 yapımı politik bir hiciv filmidir. Kubrick’in tamamen fantezi bir konuyu işlediği bu kara komedide, ortada varoluşsal bir tehdit varsa yaşanılan süreçlerin birbiri ile çok fazla benzerlik taşıdığını gösteriyor. Peter Sellers‘ın üç farklı rolde oynadığı bu klasikte, ardı ardına gelen yanlış kararlar sonrası dünyanın nasıl bir nükleer savaşa sürüklendiği anlatılır. 

Filmin konusu tamamen farklı olsa da değinilen kriz süreci, Dünya’da her yıl üretilen 2,1 milyar ton atığın giderek artmasıyla oluşan atık krizinde yaşanan süreçle çarpıcı benzerlikler taşır.

Görevi İptal Et

Filmde olaylar paranoyak bir Amerikan Hava Kuvvetleri generalinin, Sovyetler Birliği’ne, “Amerikalıların değerli bedensel sıvılarını çalmaya çalıştıkları” gibi absürt bir gerekçe ile nükleer saldırı emri vermesiyle başlar. İlerleyen dakikalarda sahneler ABD başkanı ve danışmanlarının bombacıları geri çağırmaya çalıştıkları bir dizi olay ile devam eder.

Bu sekanslar, geç kalınmışlık, kısa görüşlü politikalar ve denetim eksikliğine dikkat çekmesinin yanında, dünyadaki bir başka varoluşsal kriz olan atık sorununda gelinen nokta ile çok fazla benzerlik taşır. Gömme ve yakma gibi atığın gözden uzaklaştırılmasıyla ortadan kaybolacağı fikri, bu durumu maalesef günümüzde daha da kötüleştirmiştir. Bu konuya bir örnek olarak, 2016 yılında Antarktika kıtasında içinde Türk bir ekibin de yer aldığı sanayileşmeye bağlı kimyasalların, kıtadaki yaşam koşullarına etkisinin araştırıldığı bir çalışmanın sonucunda, kıtada tarım ve böcek ilaçlarına rastlanılmıştır. 1940-1970 yılları arasında tarım alanlarında kullanılan bu ilaçlar daha sonrasında yasaklansa da çok geç kalınmıştır.

Yasaklanmasının ardından uzun bir zaman geçmesine rağmen 2016 yılında, üzerinde daha önce hiç tarım yapılmamış bir kıtaya atmosferik hareketler sonucu taşınmış ve kıtadaki yaşamı olumsuz etkilemeye başlamıştır. Buna ek olarak Fuji dağının zirvesinde ve yenidoğan bebeklerin kanında mikro plastiklere rastlanılması bize tıpkı filmdeki gibi eylemlerimizin sonuçlarını tam olarak anlamadığımızı ve kontrol edemediğimizi gösterir.

Kıyamet Makinesi

Filmdeki ana olaylardan bir tanesi de Sovyetlerin “kıyamet makinesinin” varlığının ortaya çıkmasıdır. Bu kıyamet makinesi olası bir nükleer saldırı durumunda, otomatik olarak daha büyük bir nükleer saldırı ile karşılık vermesi için tasarlanmıştır. Her ne kadar caydırıcı olarak tasarlansa da bu makine, önlemenin tam tersine kıyameti hızlandırmaktadır.

Benzer şekilde, atık sorunlarına çözüm olarak sunduğumuz birçok yaklaşım, sorunu önlemek yerine farklı sorunlar ortaya çıkarmıştır. Geri dönüşüm programları, ilk bakışta çevre dostu olarak algılansa da çoğu zaman amacından dışarı çıkmakta ve elde olan atığı devretmekten başka bir çözüm sunamamaktadır. Gelişmiş ülkelerin teknolojik atıklarını gelişmekte olan ülkelere ihraç ederek, soruna çözüm bulmak yerine sadece atıkların yerini değiştirmesi buna örnek olarak gösterilebilir.

Atık yakma tesisleri de kıyamet makinelerine benzeyen oluşumlardandır. Yeterli denetimin yapılmadığı bu tesisler her ne kadar katı atıkları azaltsa da aynı zamanda havaya zararlı kirleticiler salarak, çevreye daha fazla zarar vermektedir. Hava kirliliğine önlem olarak çıkarılan yasalardan sonra bile günümüzde Amerika’da her yıl yaklaşık 250.000 kişi, Çin ve Hindistan’da ise toplam 3 milyon kişi hava kirliliğine bağlı hastalıklardan dolayı hayatını kaybetmektedir.  

Maden Kuyusu

Filmin bir diğer önemli sahnesinde, Peter Sellers’ın oynadığı Dr. Garipaşk karakteri insanlığın kurtuluşuna çözüm olarak tüm insanların derin bir maden kuyusunda yaşaması gerektiğini ve hızlı bir şekilde popülasyonu artırmak için her erkeğin 10 kadınla birlikte olmasını önerir. Bu öneri, son derece absürt olmasının yanı sıra aynı zamanda insanlığın bu tarz kriz süreçlerinde ne kadar çaresiz olduğunun da bir göstergesidir. Bu tarz öneriler, bu gibi filmlerde bir komedi unsuru olarak sunulsa da kimi zaman yaşadığımız dünyadaki atık krizi için de ortaya atılmış, gerçekçi ve uygulanabilir olmamaları nedeniyle mevcut soruna çözüm getirmekten ziyade durumu daha da kötüleştirmiştir.

Günümüzde tartışılan radyoaktif atıkları uzaya gönderme fikri de tıpkı filmdeki maden kuyusu fikri gibi, atık krizine önerilmiş absürt çözümlerden biridir. Bu tarz çözümler sorunun kök nedenlerini hedef almak yerine, geçici ve maliyetli çözümler sunmaktadır. Uzaya radyoaktif atık göndermek de hem maliyetli hem de çevresel açıdan sürdürülemez bir çözümdür. 

Halihazırda, kırık uydular ve meteor kalıntıları gibi Dünya yörüngesine yerleşmiş çok sayıda uzay çöpü bulunmaktadır. NASA yaptığı araştırmalar sonucu Dünya çevresinde, en ufağı bilye büyüklüğünde olan yarım milyondan fazla parça olduğu sonucuna varmıştır. Sistemin maliyetini ve kalkış sırasında yaşanacak her türlü olumsuzluğu bir kenara bıraktığımızda bile, radyoaktif atık taşıyan bir uzay aracını, yüksek hızlarda hareket eden bu parçaların arasından geçirirken yaşanacak olası çarpışmalar, bu çözümü çok fazla riskli hale getirmektedir.

dr.-garipask
Savaş Odasında Kavga Yok!

İnsanlığın tüm tarih boyunca kendi yarattığı tehlikelerle başa çıkma çabası, öngörü eksikliği ve sürdürülebilir çözümler bulma konusundaki yetersizlikler sebebiyle maalesef çoğu zaman yetersiz kalmıştır. Bahsettiğimiz her iki durumdaki krizleri ele almak, yalnızca mevcut çözümleri gözden geçirmekle kalmayıp, aynı zamanda krizin temeline inip kalıcı çözümler getirmek, rasyonel bir yaklaşım gerektirir. Bu, Dr. Garipaşk zihniyetinin tam tersidir.

Sürdürülebilir bir gelecek için, bireylerin, toplumların ve hükümetlerin iş birliği yaparak, atık üretimini azaltma ve çevresel adaletsizlikleri ortadan kaldırma yönünde adımlar atması gerekmektedir. Ancak bu sayede insanlığın karşılaştığı en büyük krizlerden biri olan atık sorununu çözebilir, Savaş Odası’ndaki kavgayı durdurabiliriz.

Burak Batur

İlgini çekebilecek diğer yazılar: