Selamlar ben Nil Karul, doğa savaşçılarından oluşan topluluk Reppatch’in kurucusuyum. Reppatch Akademi’de daha önce fazlasıyla yazım oldu fakat önceki yazılarımdan hiçbirine bu şekilde başlamadım. Dandora’dan bahsedeceğim bu yazımda düşüncelerimi ve duygularımı normalde ifade ettiğimden daha çok ifade edeceğim için böyle bir giriş yapmak istedim. Dün instagramda denk geldiğim muhteşem kadın, Kenya’dan bir doğa savaşçısı Chemitei Janet, bu yazıyı yazmam ve konuyu daha derinlemesine araştırmama sebep oldu.
Dandora Konusuna Giriş: Kenya’nın Önemi
Kavramlarımızı açıklamaya başlamadan önce Kenya’nın güzelliklerinden ve dünya üzerindeki konumu olarak öneminden bahsetmek istiyorum. Afrika’nın doğusunda yer alan ve Hint Okyanusu’na kıyısı olan ülke Kenya, geniş savanları, dağları, gölleri ve dünya çapında ünlü vahşi yaşam rezervleriyle doğa tutkunları için adeta bir cennettir. Ülke, Serengeti gibi devasa doğal alanlarında aslanlar, leoparlar, filler ve nesli tükenmekte olan birçok canlıyı barındırarak biyolojik çeşitliliğe önemli katkılar sunmakta. Bu doğal hazineler, ekolojik dengede önemli bir rol oynadığı gibi, turizm ve ekonomi açısından da Kenya’yı bir çekim merkezi haline getirmekte. Aynı zamanda, yerel toplulukların köklü kültürel mirası ve gelenekleri, ülkenin çok yönlü kimliğini zenginleştiriyor. Bu özellikleriyle Kenya, çevre koruma, sürdürülebilir kalkınma ve kültürel miras gibi konuların küresel ölçekte nasıl ele alındığını anlamak için ideal bir örnek oluşturuyor.
Kavramları Öğrenelim: Çöp Sahası
Çöp sahası, katı atıkların düzenli olarak biriktirildiği ve kontrollü bir şekilde depolandığı alanlar olarak tanımlanıyor. Atıklar, katmanlar halinde toprak ile kaplanarak koku, haşere ve yangın riskleri en aza indiriliyor. Çöp sahalarının temel yapısı, sızıntı suyunun toprağa karışmasını önlemek için kil veya sentetik malzemelerden oluşan geçirimsiz bir tabaka içerir. Organik atıkların çürümesiyle oluşan sızıntı suları, çeşitli toksinler içerebilir ve yeraltı su kaynaklarını kirletme konusunda büyük risk taşır. Bu sızıntı suyu, toplanarak arıtılır ve doğaya zarar vermeden bertaraf edilmeye çalışılır.
Ayrıca, organik maddelerin çürümesiyle birlikte metan gibi sera gazları açığa çıkar. Bu gazlar çevreye zarar verebileceği için toplanarak enerji üretiminde kullanılabilir. Ancak bazı çöp sahalarında bu gazlar direkt olarak atmosfere salınır ve bu durum iklim değişikliğini hızlandırmaya sebep olur. Çöp sahalarının çevresel etkilerini azaltmak için geri dönüşüm ve kompostlama gibi alternatif yöntemler teşvik edilse de günümüz dünya düzeninde var olan ve problem teşkil eden alanlardır.
Tekstil Sektörünün Kaçınılmaz Gerçeği: Atık
Şimdi önemli kavramlarımızı öğrendiğimize göre asıl konuyu konuşmaya başlayabiliriz. Çöp sahalarına atılan, bahsettiğimiz atık türleri değişken fakat Dandora özelinde tekstil sektörünün oluşturduğu bir atık problemi var. Dünya genelinde tekstil sektörü yılda yaklaşık olarak 114 milyon ton atık üretiyor. Rakamlardan ağırlık olarak bahsettiğimizde gözümüzde veya zihnimizde çok canlanmayabiliyor. O yüzden değerli dostum Chat GPT’ye sordum ve güzel bir örnek ile karşınızdayım. 114 milyon ton demek, 285.000 adet uçağa eş değer oluyor. Peki bu uçakların durması için kaç adet havaalanına ihtiyacımız var? Ortalama büyüklükte bir havaalanı düşünürsek 1267 adet havaalanına ihtiyacımız oluyor. Hatırlatıyorum, bu rakamlar sadece 1 yıllık tekstil atığının kütle ölçümü. Tabiki de bir geri dönüşüm, yeniden kullanım ve ileri dönüşüm döngüsü var. Maalesef bu döngünün oranı 114 milyon ton atığın sadece %12’si yani; 100 havaalanını kaplayacak kadar tekstil atığı her yıl yeniden kazanılıyor.
Peki ne oldu geriye kalan 1167 havaalanını kaplayacak kadar kütlesi olan tekstil atığı?
Üzülerek söylüyorum ki çöp sahalarına gönderildi. Afrika gibi doğal güzellikler ile dolu bir kıtanın 876 adet çöp sahasına ev sahipliği yaptığına inanabiliyor musunuz? İnsanlığın atığını doğaya terk etmesi ne hüzünlü, ne acınası bir durum…
Konumuza Gelelim: Dandora
Muhteşem kadın Chemitei Janet’den bahsetmiştim yazımın başında. Kendisini biraz daha tanıtmak istiyorum. Chemitei Janet, küçük yaşlardan itibaren moda dünyasına ilgi duyan ve bu tutkusunu sürdürülebilirlik ile birleştiren bir çevre aktivistidir. 2017’de True Cost filmini izledikten sonra sürdürülebilir moda konusunda daha da bilinçlenen ve harekete geçen Chemitei, yerel bir güzellik yarışmasında Miss Environment seçilerek çevre bilincini yaymaya başladı. Greenpeace ve GLFx Nairobi gibi çevre örgütlerinde gönüllü olarak çalışıyor, aynı zamanda ileri dönüşüm projelerinde örgüye olan sevgisini değerlendiriyor. Chemitei aynı zamanda sosyal medyada Dandora’nın çöp sahalarını paylaşıyor ve Dandora’daki tekstil atığı problemini çok güzel anlatıyor.
Dün sosyal medyada Chemitei’den gördüklerimi araştırırken Dandora hakkında 2020 yılında yapılan kısa film, Textile Mountain’i izledim. Filmde bölgenin yerel halkı ve işçileri ile de çok güzel röportajlar yapılmış. İşte filmden birkaç görsel:
Dandora, Nairobi’nin en büyük yerleşim alanlarından biridir. Çevresel ve sağlık problemleri ile dikkat çekmektedir. 1977 yılında inşa edilen bu bölge, şehrin ana çöp sahası olan Dandora Çöplüğü’ne ev sahipliği yapmakta. Bu çöplük, bölgedeki halkın sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratmakta, cilt hastalıkları ve toksik atıklardan kaynaklanan hava kirliliği gibi sağlık sorunlarına yol açmakta. Çöplükteki atıklar, gece boyunca yakılarak daha da zararlı hale gelmektedir ve bu da solunum zorluklarına neden olmaktadır. Ayrıca, burada yaşayan insanlar, geçim kaynakları bulmak için çöpleri karıştırmakta, ancak bu durum yiyecek güvensizliği ve kirli gıda tüketimi risklerini artırmaktadır. Suç oranlarının yüksek olduğu bu bölgede, çocukların eğitime erişimi de kısıtlıdır, bu da toplumsal ve ekonomik eşitsizlikleri derinleştirmektedir.
Yani bahsettiğimiz bir çöp sahası, atık problemi, kaç havaalanına uçağa eş değer derken çocukların eğitimine kadar dokunuyor. Bakın bölgede fotoğraflarda da göreceğiniz üzere insanlar çalışıyor ve bu atıklar direkt olarak buraya atılmıyor. Bir süreç var. Önce gemiler ile atıklar ikinci el kıyafet adı altında ülkeye giriş yapıyor. Sonra ikinci el kıyafet yani onların söylemi ile “mitumba” satışı için iyi durumda olan ürünler ayrıştırılıyor, temizlenerek halk pazarlarında satışa sunuluyor. Fakat bu oran ikinci el kıyafet adı ile gelen bu ürünlerin %20’si gibi bir aralığa eşdeğer.
Sonuç olarak ikinci el tekstil adı altında ülkeye ihraç edilen atıkların neredeyse tamamı doğa için ve insanlık için büyük risk taşıyor. Bu konu hakkında duygularımı ve hissettiklerimi ne kadar anlatmak istesem de benim odak noktam farklı. Dünya üzerinde Chemitei gibi insanların var olduğunu biliyor olmak beni çok mutlu ediyor. Çünkü umut var. Ne umudu? Değişim, iyilik ve etki umudu. Her duyduğumuz haberde veya öğrendiğimiz yeni bir bilgide sinirlenmek, üzülmek, haykırmak insan olarak en büyük hakkımız. Fakat yapabileceğimiz ne var? Kendi etki alanımızdan sorumluyuz. Bu filmde Dandora’daki nehirleri temizleyen bir topluluktan da bahsediyor. Bakın onların etki alanları belli ve odaklanıyorlar. Müteşekkirim insanlık ve doğa adına onlara. Bizim etki alanımız ne? Eğer filmi izlerseniz göreceğiniz ve çok yakından tanıdığınız bazı markalar var. Bu markalardan alışveriş yapmak, tüketim tutkumuza karşı koymamak, azaltmamak, öğrenmemek ve öğretmemek bizim insanlık ve doğa adına büyük ayıbımızdır. Çünkü bunlar elimizde, bunlar bizim etki alanımız.
Dandora’yı Tanı Fakat Etki Alanına Odaklan
Dandora’dan ve dünya üzerindeki çöp sahalarından bahsederken içim burkuluyor. Hem doğa hem de insanlık adına duyduğum öfke ve üzüntü gerçekten çok büyük. Ama burada kalmamalıyız, sadece duygusal bir tepki vermek değil, yapabileceğimiz bir şeyler olmalı çünkü her zaman vardır… Chemitei Janet gibi insanlar, bu dünyada değişim yaratma gücünü ellerinde taşıyorlar ve bizler de onlardan biriyiz. Sadece sinirlenmekle kalmayıp, gerçek anlamda bir fark yaratmaya çalışıyorlar ve biz de çalışabiliriz. Onlar gibi biz de önce kendi etki alanımıza odaklanıp sonra da etki alanımızı büyütebiliriz.
Hepimiz günlük seçimlerimizle bir şeylere sebep oluyoruz ve bu seçimlerimizi değiştirmek bizim elimizde. Aldığımız her parça, tükettiğimiz her ürün, attığımız her adım, daha büyük bir dönüşümün kıvılcımı olabilir. “Bu kadar küçük bir değişiklik neyi değiştirebilir ki?” diye düşünmek gerçekten çok kolay. Ama unutmamalıyız ki, büyük değişimler küçük, kararlı adımlarla başlar.
Benim için bu yazı, sadece bir farkındalık çağrısı değil; aynı zamanda bir sorumluluk hatırlatması. Dünyaya saygı duymak, tek bir insanın gücünün çok ötesine geçiyor. Ama hep birlikte, el birliğiyle, küçük adımlarla büyük farklar yaratabiliriz. Etki alanımızdan sorumluyuz. Ve bu etki, hepimizin ellerinde.