18.yy’ın sonuna yaklaşıldığında endüstri devrimi yeni icatları ile devam ediyor, bu yenilikler kumaş kalitesine ve dikiş tekniklerine yansıyordu. Burjuva aile reisleri artık iş yerlerinde uzun zaman geçiren yoğun çalışanlar haline gelmişlerdi. Rahat kıyafetlere ihtiyaçları vardı. Bu gelişmeler önceleri Fransız saray modasının etkisinde hareket ederek dizde biten parlak renkli ipek pantolon – ceketler, fırfırlı, dantelli gömlekler, peruklar içindeki İngiliz erkeklerinin kıyafetlerinde büyük bir sadeleşme yaşanmasına sebep olmuştu. Neoklasik dönem ruhunun da etkisiyle kadınlar yunan heykelleri ve antik sütunları andıran beyaz, ince kabarık olmayan kıyafetler giyerken erkeklerde de Antik Yunan’ın “ideal bedenine” öykünen silüetler ortaya çıkmıştır. Pantolonlar uzamış, ceketler önü kısa arkası uzun formda koyu renklere bürünmüştür. Kaliteli yün kumaşların esnekliği sayesinde giysiler bedene daha rahat oturtulmuş, atletik ideal erkek bendenin altı çizilmiş, Dandy stili ortaya çıkmıştır. Gündüzleri çizmelerle kullanılan bu pantolon ceketler geceleri ipek çoraplar ve topuklu ayakkabılarla giyilmiştir. Bu değişim daha sonra Büyük Erkek Feragatı olarak adlandırılacaktır. Çünkü önceki dönemlerde en az kadınlar kadar süslü olan erkek kıyafetlerinde büyük bir standartlaşma ve sadeleşme yaşanmış ve süslü olma hali artık sadece evinde oturmakla yükümlü kadına terkedilmiştir.
Beau Brummell ve Büyük Erkek Feragatı
1778’de doğan Beau Brummell bu tarzın yayılmasında büyük rol oynamıştır. Eton Kolej’i bitiren ve Naiplik Dönemi’nde prensin yakın dostu olan hazır cevap, ukala ve görünüşüne pek düşkün Brummell için erkek modasında tarihin bildiği ilk influencer da denmektedir. Tarzı kaliteli kumaşa, hassas kesime ve abartısız zarafete dayanır. Günlük kıyafeti, kendi zamanındaki diğer beylerinkine benzer; koyu renk paltolar ve tam boy pantolonlardan oluşur. Mavi bir ceket – genellikle yün – devetüyü yelek, beyaz kravatlı kirli beyaz keten gömlek, güderi pantolon ve koyu renk binici botları giyerdi. Akşamları da sıklıkla mavi bir ceket, beyaz veya siyah yelek, bileğe kadar biten siyah pantolon, çizgili ipek çoraplar ve siyah ayakkabılar giyerdi
Brummell her şeyden önce tertemiz gömlek çamaşırlarını ve özenle düğümlenmiş bir kravatı tercih ederdi. Çok yüksek yakalar ile kullanılan kolalı boğun bağları alamet-i farikasıydı. Mottosu “Gerçekten zarif olmak için, fark edilmemek gerekir” olan Brummell’in giyinmek için günde 5 saatini harcadığı söylenir. Dişlerini temizlemek, tıraş olmak ve günlük banyo yapmak gibi titiz gibi alışkanlıkları sosyetenin üzerinde yönlendirici bir etki yaratır. Prens’in, Brummell’in soyunma odasında saatler geçirerek onun sabah tuvaletini izlediği bilinir. Böyle işsiz bir yaşam sürmek için babasından kendine kalan mirası kullanır ancak kıyafetlerine servet harcamak ve kumar gibi kötü alışkanlıkları vardır.
Brummel prensle arasının bozulması, büyüyen kumar borçları nedeni ile 1816’da Fransa’ya kaçmış, hayatının sonuna kadar burada, sürgünde yaşamak zorunda kalmış ve 1840 yılında orada sefalet içinde frengiden ölmüştür. Brummell’in Londra Jermyn Caddesinde bir heykeli, kendisine atıfta bulununan bir çok hikaye ve filmi de bulunur. İngiltere’de o dönemin ruhunu anlamak için oldukça önemli ve sıradışı bir karakterdir.